Kayıtlar

GÜNDÖNÜMÜM

Zaman zaman önceydi; arabesk  yalnızlıklarda, şairlerin  teselliyi kelime kadehinde bulduğu aralar. Ve ben dilsizliğin alacakaranlığında eksik , yorgun, çaresizdim.   Çağ emekliyorken daha, hevesin  pusula olduğu demlerde bir  rüya kendini gördü Murat  nehrinin  derin uykusunda. Böyle başladı zeytinin  hikayesi ; ‘ olive   juice ’ masalı. İçimdeki dalgalardan hapsolmuşken kendi sahilime, bir  gemi yol alıyormuş  Aramzeryaya  doğru. Irak, ketum, habersizdim.   Kalemin tükendiğini anlayamadı yazı, ki  motifiydi gençliğimin  kağıda  dökülmeye çığlık atan suskunluk. Sen, yazıyı  yazgıya  dönüştürenim niyeyse  yoktun. Gölgesiz, umutsuz, sensizdim.   Sonra sen belirdin saadet ufkumda, hüzme   hüzme  yağdın üstüme. Katılaşmış ıssızlığımı erittin, aldın  güzümün hazanını. Karanlığı boğan aydınlığım oldun; dil  oldun bana, umut oldun, yol oldun bana  ben oldun, biz oldun, ...

ZAMAN

Resim
Kavgalıyım diyenlerin akıbetini paylaştım; zamandan tokat yiyip yine de eteğine yapıştım. Yapıştıkça kapıldım tufanına, ne kıyısına tutunabildim ne de dalabildim içine, sürüklene sürüklene derme çatma bir ruha sığınmış buldum kendimi.   Kıssama kısas uygulanmasın diye pazarlığa giriştim, lakin sedayı sisinde boğan niyete yenik düştüm. Kıskanç yamaçlı dağlar diş biledi bana, kabul etmedi beni şanı yüce denizler ve kundağımı taşıyamadı nehirler. Zaten yaşadığımdan da haberi olmadı hayatımın. Ne yaşayamadıysam yazgı diye hesabıma yazıldı. Hikaye olunca bir hikayeye tutunma çabam, çözümsüz bir zaman denklemine kilitledim kendimi.   Çocukluğa verilen sözlerle hayaller istasyonuna yanaştım, hayat dediğimiz talanın adaletiyle kapıştım. Hep bir savaş temayülüydü, hep kavga haliydi yaşamak. Gidişatın fırtınasında  gündüzler Habil, geceler Kabil; delik deşik etti takvimimi Ebabil. Gündüzler defnedilirken öyle bir telaşla geçtim ki gec...
Resim
                                            OLIVE JUICE Öylece yalpalarken açıklarında  zamanın Aralık gündönümü deniz fenerim ol sun Gelecek can çekişirken kıyısında  hayatın Öfkeli kış cennet-asa bahar seherim ol sun Öylece yalpalarken açıklarında  zamanın   Zeytin yapraklarıyla süslerim   Aramzerya'yı Seni  dilerim  Ramazan gecesi duasında Kalbin şifresiyle çözülmüş ilahi rüyayı Zülfüne dolayıp  umudun anakarasında Zeytin yapraklarıyla süslerim   Aramzerya'yı   Limanın birinde, bilmediğimiz o durakta Suyun üzerinde belirmiş çizgileri kaderin İkimizin yazgısı birbirine karışmakta Lahzanın süresi ömür, manası derin Limanın birinde, bilmediğimiz o durakta   Ellerinde yudumlasam aşkı ve saadeti Ağustos sıcağında serinler bunalmış ruhum Kalbin aynası yüzünde bulduğum  taraveti En özel  düşüm  yaparım uykusuna ko...

SUSKUN

Resim
Sararmış benzinden tanırım onu, aşinayım bitip tükenmişliğine. Fiske vursanız yumruk darbesine maruz kalmışçasına yığılıp kalacaktır, bilirim. Bilirim; çoğu zaman adımlarından habersiz yol aldığını. Kalabalıklara karışmamaya azami çaba sarf eder. Yalnızlıktan ve ıssızlıktan yana çevirir rotasını hep. Münzevilik ibadetinde seyreder yaşamı ve eğer kalabalığa, gürültüye katlanma zorunluluğu doğarsa en kuytu köşeyi seçer kendine. Kazanma hülyasındayken kaybetmişliğin mahcubiyetiyle dolanıp durduğuna da doğan günü asık suratla karşılayıp hüzünlü melodilerle uğurladığına da şahidim. Ufuklara dalgın dalgın bakışı en bariz vasfıdır. Nazarındaki sönüklük, hayatın üstünü çoktan çizdiğinin beyanı gibidir adeta. İçinde taşıdığı buhranın, yüreğine sakladığı acının bir maskenin altında fokur fokur kaynadığını anlardınız benim gibi tanısanız onu. Ama konuşmaz ki bilesiniz derdini, anlatmaz ki anlayasınız yarasını. Renk vermez ki yönünü tespit edebilesiniz içinde kaybolduğu ka...

KARAKIŞ

Resim
Amansız bir karakışta gelen bahar oldun. Tüm güzergâhların kapanmaya yüz tuttuğu bir hengâmede yol oldun geliverdin. Fırtınaların boğmaya yeltendiği en nazik süreçte sen bir nefes oluverip geldin. Minettarım....   Sen geldiğinde ben yaralıydım, hastaydım, derbederdim. Kalbimin büyük bir kısmı işlevini yitirmişti. Bana el uzattın, gönül sundun; tedavi etmeye yeltendin. Gayret sarf ettin ama olmadı. Olamazdı da. Yolculukta sen de büyük badirelerden geçmiştin; vardığında sen de yaralıydın. Önce beni tedavi etmeyi, sonra da beni yarana merhem etmeyi niyaz ettin...   İçimden beni iyileştirme çabalarına karşı şükran hissi gizli gizli barındırdıysam da yüksek ateşin etkisiyle sayıklayıp durdum. Ne dediğimi idrak edecek durumda değildim. Seni incitecek kelamım olmuş olması muhtemeldir lakin bunu algılayıp muhafaza edebilecek durumda değildim. Ne zaman toparlayacak oldum bir başka sancı sarstı geçti. Kastımı aşan bir tepkim olmuşsa hastalığımdandır bilesin...   ...

BİLSİN Kİ...

Resim
Ey çaresizliğime şahit gecenin sessizliği! Gücendik birbirimize, ayrıldık. Kırılan benim ama yine de yaşattığı güzelliklerin hatırına tüm suçu üzerime alıyorum. Merhamet dileyen gözlerim şaşı kaldı, yüreğim yangın ve bedenim vurgun yedi. Olmadı, olamazdı da. Bende bu hastalıklı beyin varken uzun ömürlü bir birliktelik olamazdı zaten. Bir roman yazmadık onunla biz. Nefesim hüzünlü bir hikâyeye kudret getirebildi.   Söylemek istediklerimi söyleyemedim, çok acelesi vardı duyuramadım ardı sıra genzime takılanları. O da gitti diğerleri gibi boğazıma zamanı dolayarak. Rastlarsan ona bilsin ki; Nazarındaki sitem yüklü mananın farkındaydım. Gözlerindeki ışığa kayıtsız kaldığımın ezikliği içindeydim. Çok şeyler yapamamanın dayanılmaz sızısı oluştu yüreğimde. ve ona de ki; O gelene kadar ben çok eksildim… Haddimi aşan güzergâhlarda seyreylemişim, çok sonra fark ettim. Kırıldım; parçalarım duraklarda düştü kaldı. Almaya yeltendiysem de o hengâmelere kurban gittiler. Bira...

HİKAYEMİZ

Resim
             Sen sarı çiçeklim!                    İmkansızlarımın hülasası gibisin, yaşayamamışlığımın tarihçesi. Son kullanma tarihleri çoktan geçmiş acılarla sensizliğe talim eden yüreğim ne kadar da çaresiz; seni hep uzaktan temaşa etmek, sana baktıkça hayıflanmak, elde edemedikçe de için için erimektir tek yapabildiğim. Ve görünen o ki bu seyirde sürüp gidecek hikayemiz kuytusunda beni çürüterek.          Gönüller arasına inşa edilmiş yollara umarsızca set çekip herşeyi bitirdiğini sandığın gün başladı aslında bu hikaye. Liyakatsizliğimi haykıran gözlerine sitem yüklü bir tebessüm armağan ederek senden uzaklaşmalı mıydım yoksa acıtan ve kanatan düş kırıklarını toplayıp ardından mı sürüklenmeliydim yaralı yaralı? Bir bünye parçalanmadan iki ayrı güzergahı seçebilir miydi aynı anda? Sevdamı or...