BİLSİN Kİ...


Ey çaresizliğime şahit gecenin sessizliği!

Gücendik birbirimize, ayrıldık. Kırılan benim ama yine de yaşattığı güzelliklerin hatırına tüm suçu üzerime alıyorum. Merhamet dileyen gözlerim şaşı kaldı, yüreğim yangın ve bedenim vurgun yedi. Olmadı, olamazdı da. Bende bu hastalıklı beyin varken uzun ömürlü bir birliktelik olamazdı zaten. Bir roman yazmadık onunla biz. Nefesim hüzünlü bir hikâyeye kudret getirebildi.  Söylemek istediklerimi söyleyemedim, çok acelesi vardı duyuramadım ardı sıra genzime takılanları. O da gitti diğerleri gibi boğazıma zamanı dolayarak.

Rastlarsan ona bilsin ki;
Nazarındaki sitem yüklü mananın farkındaydım. Gözlerindeki ışığa kayıtsız kaldığımın ezikliği içindeydim. Çok şeyler yapamamanın dayanılmaz sızısı oluştu yüreğimde.

ve ona de ki;
O gelene kadar ben çok eksildim… Haddimi aşan güzergâhlarda seyreylemişim, çok sonra fark ettim. Kırıldım; parçalarım duraklarda düştü kaldı. Almaya yeltendiysem de o hengâmelere kurban gittiler. Biraz daha eksilerek, azalarak devam ettim…

Eğer yakalarsan bir sakin anında söyle ona; 
Keşke şefkatli yüreğine gözlerimin sesini duyurabilseydim. O zaman benden duymak istediği tüm şarkıları terennüm etmiş olurdum. Mest olurdu herhalde. Ama aldılar benden sesimi, gözlerimin ferini, anlamımı çaldılar benden, kelimelerimi başkalarının zimmetine geçirdiler… faili meçhul ıssızlığa terk ettiler beni. Benden işitemediyse işitmesi gerekenleri ne olur gücenmesin…

Haberi olsun;  
Ben tarifsiz bir yalnızlığın pençesindeyim. Yaşadığım her hikâye sadece yalnızlığımı arttırmaya yetiyor. Bana kim ne yaparsa yapsın ben tüm hıncımı sadece kendime yöneltiyorum. Bir sokak dilencisi gibi anlaşılmak diliyorum coğrafyama uğrayanlardan. Benim ruhumun tedavisi bir yüreğe sığınmak; karşılıksız ve çıkarsız. Hüngür hüngür ağlamak isterim kucak açmış bir koyunda. Ama işte olmuyor… Tedavi karşılıksız sunulmuyor. Yine her zaman ki gibi kendimi suçluyorum…

Bilsin ki;
O da benden bir parça alarak gitti. Önemli değil. Bu kadar eksilmişken, yetersizliğime azıcık ilave de o katmışsa ne olmuş yani… Ben başımın çaresine bakabilirim ve onun mutlu olmasını dilerim. Bir gün yine apansız bir durakta karşılaşırsak bana nefretle bakmasın isterim. Görmezlikten gelsin razıyım.

Ve son olarak emin olsun ki;
Kimsesizliğim beni Allah’a emanet etmiş… Ben onun da, sevdiklerinin yüreğinde Allah’a emanet olunmasını diliyorum…..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HİKAYEMİZ

GÜNDÖNÜMÜM

ZAMAN