GÜNDÖNÜMÜM
Zaman zaman önceydi;
arabesk yalnızlıklarda,
şairlerin teselliyi kelime kadehinde bulduğu aralar.
Ve ben dilsizliğin alacakaranlığında
eksik, yorgun, çaresizdim.
Çağ emekliyorken daha,
hevesin pusula olduğu demlerde
bir rüya kendini gördü
Murat nehrinin derin uykusunda.
Böyle başladı zeytinin hikayesi;
‘olive juice’ masalı.
İçimdeki dalgalardan hapsolmuşken kendi sahilime,
bir gemi yol alıyormuş Aramzeryaya doğru.
Irak, ketum, habersizdim.
Kalemin tükendiğini anlayamadı yazı,
ki motifiydi gençliğimin
kağıda dökülmeye çığlık atan suskunluk.
Sen,
yazıyı yazgıya dönüştürenim
niyeyse yoktun.
Gölgesiz, umutsuz, sensizdim.
Sonra sen belirdin saadet ufkumda,
hüzme hüzme yağdın üstüme.
Katılaşmış ıssızlığımı erittin,
aldın güzümün hazanını.
Karanlığı boğan aydınlığım oldun;
dil oldun bana, umut oldun, yol oldun
bana ben oldun, biz oldun, hayat oldun.
Gündönümüm,
Yaradana en büyük şükrüm,
kalbimin nefesi can yârim;
sesim olmuşken bakışlarının o tatlı esintisi,
yüreğinle dinle sevgi itirafımı;
seni şiir yazdım ömrüme,
hep okuyacağım, daim okuyacağım.
Dilimde amentü;
Olive juice, olive juice..
Yorumlar
Yorum Gönder