KARAKIŞ




Amansız bir karakışta gelen bahar oldun. Tüm güzergâhların kapanmaya yüz tuttuğu bir hengâmede yol oldun geliverdin. Fırtınaların boğmaya yeltendiği en nazik süreçte sen bir nefes oluverip geldin. Minettarım....
 
Sen geldiğinde ben yaralıydım, hastaydım, derbederdim. Kalbimin büyük bir kısmı işlevini yitirmişti. Bana el uzattın, gönül sundun; tedavi etmeye yeltendin. Gayret sarf ettin ama olmadı. Olamazdı da. Yolculukta sen de büyük badirelerden geçmiştin; vardığında sen de yaralıydın. Önce beni tedavi etmeyi, sonra da beni yarana merhem etmeyi niyaz ettin...
 
İçimden beni iyileştirme çabalarına karşı şükran hissi gizli gizli barındırdıysam da yüksek ateşin etkisiyle sayıklayıp durdum. Ne dediğimi idrak edecek durumda değildim. Seni incitecek kelamım olmuş olması muhtemeldir lakin bunu algılayıp muhafaza edebilecek durumda değildim. Ne zaman toparlayacak oldum bir başka sancı sarstı geçti. Kastımı aşan bir tepkim olmuşsa hastalığımdandır bilesin...
 
Çabaladın durdun. Sebat ettin kaç zaman. Olamayacağına kanaat getirdin. Şimdi gidiyorsun biliyorum. 'Gitme kal' diye yalvaran gözlerime baktığın yok... Sen kapıdan çıkarken, sana 'iyi yolculuklar' diyemeyecek kadar bitkinim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HİKAYEMİZ

GÜNDÖNÜMÜM

ZAMAN