SUSKUN






Sararmış benzinden tanırım onu, aşinayım bitip tükenmişliğine. Fiske vursanız yumruk darbesine maruz kalmışçasına yığılıp kalacaktır, bilirim.

Bilirim; çoğu zaman adımlarından habersiz yol aldığını. Kalabalıklara karışmamaya azami çaba sarf eder. Yalnızlıktan ve ıssızlıktan yana çevirir rotasını hep. Münzevilik ibadetinde seyreder yaşamı ve eğer kalabalığa, gürültüye katlanma zorunluluğu doğarsa en kuytu köşeyi seçer kendine.

Kazanma hülyasındayken kaybetmişliğin mahcubiyetiyle dolanıp durduğuna da doğan günü asık suratla karşılayıp hüzünlü melodilerle uğurladığına da şahidim. Ufuklara dalgın dalgın bakışı en bariz vasfıdır. Nazarındaki sönüklük, hayatın üstünü çoktan çizdiğinin beyanı gibidir adeta. İçinde taşıdığı buhranın, yüreğine sakladığı acının bir maskenin altında fokur fokur kaynadığını anlardınız benim gibi tanısanız onu.

Ama konuşmaz ki bilesiniz derdini, anlatmaz ki anlayasınız yarasını. Renk vermez ki yönünü tespit edebilesiniz içinde kaybolduğu karanlık dehlizin. Dillendirilecek çok sözü, yükselteceği sayısız haykırışı, ileteceği binlerce serzenişi olmasına rağmen o için için eriten bir ketumiyete mahkûm etmiştir kendini.

Popülist melankoliklerin her yanı kuşattığı bu cenderede ses vermenin manasızlığına iman etmiştir bir kere. Ses, çok şeyleri anlatmaya yetmiyor onun dünyasında. Kederi uçurttuğu gökyüzüne sınır çizdirmez sözcüklerle, duygularını kelimelerin insafına bırakmaz; en büyük silahı dilsizliğidir onun. Şaşkın bakışlara ilgisizdir, dudak bükmelere kayıtsız. Bir deri bir kemik kaldığını haykıran aynalara yalnızca derin bir sitemdir vereceği cevap. 

Sadece kendisiyle baş başa kaldığında, efsuni mekânına çekildiğinde vazgeçer maskesinden, benliğini serer ortalığa ve geceye döker içini. Pişmanlığına gözyaşı gömleği giydirir, hüngür hüngür ağlar. Bir yangınının tam orta yerinde ağladıkça üşüdüğünü, saraya tutulmuş bir hasta misali bedeninin ve ruhunun tir tir titrediğini bilirim.

Yazgısı suskunluk paragraflarıyla yazılmaya devam ederken onun mezkûr vaziyetten nasıl kurtarılabileceği konusu tam bir muamma. Bir gün sessizliğinin nefes almakta zorlandığı sınıra gelirse habersizce ortadan kaybolacağını ve bir daha dönmeyeceğini bir ben bilirim.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

HİKAYEMİZ

GÜNDÖNÜMÜM

ZAMAN